İş Kazalarında SGK Denetim Süreci
Bir iş kazasının madden ve manen en büyük mağduru şüphesiz işçidir. Fakat zarar sadece işçinin şahsıyla sınırlı kalmamakta, işçinin ailesini, işvereni, işyerini ve devleti de ilgilendiren çok boyutlu sonuçlar doğurmaktadır. Bu kamusal niteliği gereği bir iş kazasının meydana gelmesiyle birlikte, konuya devlet de müdahil olmaktadır.
İş kazalarında devletin müdahalesi idari ve adli olmak üzere iki başlıkta söz konusu olmaktadır. İş kazalarına idari müdahale kapsamında yer alan SGK denetimi üzerinde duracağız.
SGK neden iş kazalarına müdahil olur?
Sosyal Güvenlik Kurumu, zorunlu sigortalılık ilkesi doğrultusunda kişileri belirli risklere (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük, yaşlılık, ölüm) karşı sigortalamakta, bu risklere maruz kalan kişilere de gerekli yardımları yapmaktadır. İş kazası da bu risklerden birisi olup, kazaya maruz kalan sigortalılara SGK tarafından;
• Geçici iş göremezlik ödeneği verilir.
• %10 ve üzeri çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kaybında sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.
• Kaza sonucu ölüm halinde, geride kalan hak sahiplerine gelir bağlanır.
• Gelir bağlanan yetim kız çocuğuna evlenmesi halinde evlenme (çeyiz) yardımı yapılır.
• İş kazası sonucu ölen sigortalı için cenaze yardımı yapılır (5510/16.Md.).
SGK bu yardımları yapmakta fakat bu arada kaza olayı ile ilgili olarak bazı sorulara da cevap bulma adına inceleme ve soruşturma yürütmektedir.
Bir iş kazası ile ilgili SGK’nın cevap aradığı sorular şunlardır;
• Kazaya maruz kalan kişi sigortalı mıdır? Yani kazaya uğrayan kişi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında sigortalılık niteliğini haiz midir? Burada kişinin SGK’ya sigortalı olarak bildirilip bildirilmediği değil, sigortalı sayılmayı gerektirecek şartları taşıyıp taşımadığı araştırılmaktadır.
• Sigortalının bildirimi zamanında ve usulüne uygun olarak yapılmış mıdır? Kişi sigortalılık şartlarını taşıdığı halde SGK’ya zamanında veya usulüne uygun olarak bildirilmemiş olabilir. Bu durumda da SGK tarafından sigortalıya gerekli yardımlar yapılmakta fakat bildirim yapılmamış olması sebebiyle ayrıca yaptırım uygulanmaktadır. Tersi durumda, yani kişi sigortalılık şartlarını taşımadığı halde SGK’ya bildirim yapılmışsa, bu kez bildirim işlemi iptal edilmekte ve yardım yapılmamaktadır.
• Kişi sigortalılık niteliğini haiz ise olay bir iş kazası mıdır? Her iş kazasının SGK’ya kazadan sonraki üç işgünü içerisinde bildirimi gerekmektedir (5510/13.Md.). SGK’ya bildirim yapılmasa da ihbar, şikayet veya başka bir yolla SGK olaydan haberdar olabilir. Ancak SGK’ya bildirilen her olay iş kazası olmayabilir. Bir başka değişle kaza olayı, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılan şartları taşımıyor olabilir. Bu durumda olay iş kazası sayılmayacak ve sigortalıya iş kazası yardımları yapılmayacaktır.
• Kaza olayının meydana gelmesinde işverenin, sigortalının veya üçüncü bir kişinin kusuru var mıdır? İş kazalarında SGK denetimiyle ilgili olarak en kritik sorulardan birisi budur. Zira bu sorunun cevabına göre SGK’nın işverene veya üçüncü kişilere rücuen tazminat davaları söz konusu olmakta ya da olayda kusuru olan sigortalıya yapılacak yardımlar azaltılmaktadır.
• Sigortalının SGK’ya bildirilen kazancıyla gerçek kazancı/ücreti arasında fark var mıdır? Türkiye’de pek çok işyerinde ücret kayıtdışılığına rastlanmaktadır. Yani sigortalıya yüksek ücret ödendiği halde, düşük prim ödemek ya da bazı yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla SGK’ya düşük ücretle bildirim yapılmaktadır. SGK, iş kazası sonrası sigortalıya veya hak sahiplerine yapacağı yardımları sigortalının brüt ücretine göre hesapladığından, kendisine bildirilen ücretin doğruluğunu da araştırmaktadır. Bu amaçla sigortalı ve tanık ifadeleri ile işyeri kayıt ve belgelerine başvurmaktadır.
• Kaza ile ilgili olarak incelenen işyeri kayıt ve belgelerinde usulsüzlük var mıdır? Kaza ile ilgili olarak SGK’ya ibraz edilen işyeri kayıt ve belgelerinin mevzuata uygun olarak düzenlenmiş olması gerekir. Aksi halde SGK tarafından idari para cezaları uygulanmaktadır.
SGK tarafından iş kazası ile ilgili yürütülen denetim ve soruşturma kapsamında yukarıdaki soruların cevapları araştırılmaktadır. Her bir sorunun net bir şekilde cevaplandırılmasıyla birlikte SGK denetim süreci de tamamlanmış olmaktadır. Peki, SGK denetimi hangi aşamalar halinde ilerlemektedir?
Aşamalar itibariyle SGK denetimi
SGK’nın bir iş kazası olayıyla ilgili denetim süreci, esasında kaza olayından haberdar olmasıyla başlamaktadır. SGK kaza olayından, işverenin kazadan sonraki üç işgünü içerisinde kuruma elektronik ortamda vermiş olduğu İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu sayesinde veya ihbar, şikayet vb. şekilde haberdar olmaktadır. Kaza olayını üç işgünü içerisinde SGK’ya bildirmeyen işveren hakkında 6331 sayılı Kanun kapsamında 2.466 liradan 4.932 liraya kadar idari para cezası uygulanmaktadır.
Şimdi, kaza olayından haberdar olan SGK’nın yapacağı işlemleri sırasıyla ele alalım.
1. İş kazası sayılıp sayılmayacağına karar verme: Kaza olayından haberdar olan SGK müdürlüklerindeki Kısa Vadeli Sigorta Servisi, öncelikle bildirim formu ve ekindeki belgeleri (olay yeri tutanağı, kolluk kuvvetlerinden gelen bilgiler vb.) inceleyerek olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağına karar vermektedir. Bu yönde bir karar veremezse veya verdiği “iş kazası değildir” kararına sigortalı tarafından itiraz edilirse konu müdürlük bünyesindeki İş Kazası Tespit Komisyonuna aksedecektir. Komisyonun da bu konuda karar verememesi halinde dosya SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilir.
2. İş göremezlik %10’dan fazla mı? Olayın iş kazası olduğu anlaşıldıktan sonra gündeme gelen ikinci soru, sigortalının iş göremezlik veya meslekte kazanma gücü kaybının %10’un altında mı yoksa üzerinde mi olduğudur. Bu soruya cevap alabilmek için iş kazası dosyası, SGK müdürlüğü tarafından Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezine gönderilir. Kocatepe SSGM tarafından yapılan incelemede, iş göremezlik oranının %10’un altında olduğu tespit edilirse, bu durumda iş kazası dosyasını teftişe gönderme veya göndermeme konusunda ilgili SGK müdürlüğü karar verecektir. Fakat söz konusu oran %10 ve üzerinde ise dosya mutlaka Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilecektir.
3. Kişi sigortalı olarak bildirilmemişse… SGK’nın haberdar olduğu kaza olayında kaza geçiren kişi, kazadan önce sigortalı olarak SGK’ya bildirilmemişse, öncelikle kişinin sigortalı sayılıp sayılmayacağına dair denetim yapılmaktadır. Bu denetim her ilde görevli Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından yapılmaktadır. Bu denetimde iş kazasıyla ilgili bir soruşturma yapılmamakta, sadece kazaya uğrayan kişinin sigortalılık niteliğini haiz olup olmadığı tespit edilmektedir.
4. Ve asıl denetim başlıyor… Yukarıdaki ilk üç maddede belirtilen süreç sonrasında iş kazası dosyası denetim için dosya Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gelir. SGK Müfettişi, kendisine gelen iş kazası dosyasını inceledikten sonra işverene bir tebligat göndererek işyeri kayıt ve belgelerini talep eder. Bunlar;
• Kazalıya ait özlük dosyası
• Yevmiye defteri ve yasal olarak tutulan diğer defterler
• İş sağlığı ve güvenliği karar defteri
• Ücret bordroları
• Kaza tutanağı ve kaza ile ilgili tutulan diğer tutanak, rapor ve belgeler ve Diğer belgelerdir.
Bu belgelerin Müfettişe 15 gün içerisinde ibraz edilmesi gerekir. Aksi halde 3 asgari ücretten 12 asgari ücrete kadar idari para cezası uygulanır.
SGK Müfettişi kendisine ibraz edilen işyeri kayıt ve belgelerini sadece kaza olayı ile sınırlı olarak inceler. Bu arada gerekli görürse kaza mahallinde inceleme yapar. Aynı zamanda kazaya uğrayan sigortalının, görgü tanığı olan diğer işyeri çalışanlarının, işverenin ve diğer ilgili kişilerin yazılı ifadelerini alır. İşyeri kayıtları incelenirken özellikle;
• Kayıtların 5510 sayılı Kanun ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği,
• İşçinin SGK’ya bildirilen ücreti ile kayıtlarda yer alan ücret ödemelerinin uyumlu olup olmadığı,
• Kazadan önceki son üç ayda işçinin brüt ücret/kazanç toplamı,
• İşçi özlük dosyasında işçiye verilen eğitim, kurs, seminer belgelerinin bulunup bulunmadığı,
• İşçiye iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile gerekli kişisel koruyucu donanımların verilip verilmediği, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenip düzenlenmediği,
• İşçi görevle başka bir yere gönderilmişse buna ilişkin görevlendirme belgesinin düzenlenip düzenlenmediği,
hususlarına bakılmaktadır. İşyeri kayıtlarındaki bilgilerle taraflardan alınan ifadeler arasında çelişkiler bulunması halinde bu çelişkilere ilişkin tarafların ifadeleri de ayrıca kayda geçirilir.
5. Raporun düzenlenmesi ve tebligat: SGK Müfettişi tarafından iş kazası soruşturması/denetimi bitirildikten sonra konuyla ilgili inceleme raporu düzenlenir ve Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına sunulur. Rapor Okuma Komisyonu tarafından kontrol edilen rapor, gereği yapılmak üzere ilgili ilgili üniteye gönderilir. Genel olarak iş kazasıyla ilgili olarak Müfettiş raporlarında şu tespitlere yer verilir;
• Kaza olayına maruz kalan kişinin sigortalı sayılıp sayılmayacağı,
• Kişi sigortalı ise SGK’ya yasal süresi içerisinde bildirilip bildirilmediği,
• Kaza olayının iş kazası sayılıp sayılmayacağı,
• Kaza olayının yasal süresi içerisinde SGK’ya bildirilip bildirilmediği,
• Kaza olayının meydana gelmesinde işverenin, sigortalının veya üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru bulunup bulunmadığı, varsa kusur oranlarının ne olduğu,
• İşyeri kayıt ve belgelerinin usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği,
• İşçinin SGK’ya bildirilen ücretlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,
• İşveren hakkında idari para cezası uygulanıp uygulanmayacağı,
• Kaza olayı ile ilgili olarak başka bir kurum, kuruluş veya bakanlığa bilgi verilmesi gereken bir husus olup olmadığı.
Bütün bu hususlar tereddüde yer vermeyecek şekilde Müfettiş raporunda açıklanacaktır.
MÜFETTİŞ RAPORUNUN İŞVERENE YANSIMALARI
İş kazası ile ilgili olarak düzenlenen Müfettiş raporu, SGK tarafından sigortalı ve özellikle de işveren hakkında yapılacak işlemlere esas oluşturmaktadır. Müfettiş raporunda, kazalı olarak bildirilen kişinin sigortalı sayılmayacağı veya olayın iş kazası olarak kabul edilemeyeceği yönünde bir tespit varsa, SGK tarafından dosya kapatılmakta, kazalıya yardım yapılmamakta ve işverene de herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır.
Müfettiş raporunda, kazaya maruz kalan kişinin sigortalı olduğu, yasal süresinde SGK’ya bildirildiği, olayın iş kazası sayılacağı, kaza olayında işverenin, sigortalının veya üçüncü bir kişinin kastı, kusuru bulunmadığı ve işyeri kayıtlarının da usulüne uygun düzenlendiği tespiti varsa, sigortalıya gerekli yardımlar yapılacak fakat işverene herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktır. Ancak gerçek durum her zaman bu şekilde cereyan etmemekte, işyeri kayıtlarında sorunlar tespit edilebildiği gibi kaza olayı ile ilgili olarak da işverene (ve kusuru varsa sigortalı ve üçüncü kişilere) kusur oranı verilmektedir. Bu durumda kayıtlardaki usulsüzlükler sebebiyle idari para cezaları söz konusu olduğu gibi kusur oranı esas alınarak SGK tarafından işverene rücu davası açılmaktadır. Yani kurum tarafından sigortalı veya hak sahiplerine yapılan yardımlar ve bunların peşin değeri, kusuru oranında işverene yüklenmektedir.
Müfettiş raporlarında görülen diğer bir tespit de kazaya uğrayan sigortalının yasal süresi içerisinde SGK’ya bildirilmemiş olmasıdır. İşe başlamadan önceki gün veya inşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde en geç işe başladığı gün SGK’ya bildirilmemiş bir sigortalı kazaya uğramışsa ve bu durum Müfettiş raporuyla tespit edilmişse, kaza olayında işverenin sorumluluğu bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından yapılan ve ilerde yapılacak giderlerin peşin değeri doğrudan işverene yüklenir. İş kazalarında ve kaza ile ilgili SGK teftişlerinde işverenler için en ağır yaptırımlardan birisi budur. Dolayısıyla özellikle de tehlike derecesi yüksek işlerde, sigortasız olarak personel çalıştırmak işverenler açısından çok büyük bir riski üstlenmek anlamına gelmektedir.
İş kazalarıyla ilgili olarak işverenlerin en önemli sorumluluğu elbette kazaları önlemek için alınması gereken tüm tedbirleri almak ve çalışanlarını bu konuda bilinçlendirmektir. Fakat bütün bu tedbirlere rağmen kaza olayı gerçekleşmişse, bundan sonraki idari ve adli sürecin iyi yönetilmesi de bir o kadar önemlidir. Özellikle Müfettiş denetimi sürecinde hazırlıklı, açık ve şeffaf bir performans sergilenmesi önem taşımaktadır. Bu aşamada yanlış yönlendirmelerle işverenin atacağı hatalı bir adım, daha sonra telafisi çok güç sonuçlar doğurabilmektedir.